Üniversitede İkinci Senem | Ekonomi 1. Sınıf, YetGen Liderlik Süreci ve Keşfettiğim İlgi Alanlarım

Her fırsatta ve her konuda kendine anı bırakmayı seven biri olarak, ilk senemi yazmışım e o zaman ikinci senemi de ekleyeyim; her sene yazarım güzel bir serim olur diyor ve anlatmaya başlıyorum.

didem
3 min readNov 21, 2020

--

Bu sene, fakülteye geçmenin de etkisiyle, ilgi alanlarım doğrultusunda seçmeli dersler almayı hedefleyerek başladı benim için. Yaz boyu sürdürülebilirlik konusunda okunmamış makale bırakmamış ve bunu girişimcilik ile birleştirerek döneme +2 ders ile başlamıştım:

Sürdürülebilirlik ve Girişimcilik…

Dönem içerisinde bu derslere o kadar severek katıldım ki, sayelerinde fakültenin ilk senesi, o meşhur bocalama aşamasını az hasarla atlatabildim. Herkesin, fakülteye geçince anlarsın dediği noktadan bahsediyorum. Lisede şöyle ya da böyle hallettiğinizi sandığınız süreçler üniversitede tamamen sizin sorumluluğunuzda olunca, bocalama da kaçınılmaz oluyor. Bu alışılmadık sürece adapte olmakta ben de zorlandım ancak kendimi tanıyarak doğru yolu bulduğumda her şey çok daha güzelleşti!

YetGen ve Core Strateji. Sene içindeki deneyim yuvalarım.

Senenin ikinci yarısı, kısa bir aranın ardından, YetGen’i yeniden kattı hayatıma. Öğrendiklerimi aktarma ve yeni deneyimler edinme fikri dahi beni heyecanlandırırken, süreci 20 lise ve üniversite öğrencisiyle geçirecek olmak çok mutlu etmişti. Yetkin Gençler’i incelemek isterseniz, buradan hatta daha fazlasına da buradan ulaşabilirsiniz. :)

Bu sene her şeyin nasıl bu kadar iyi gidebildiğine inanamazken, doğanın ben buradayım diye haykırdığı virüs Mart ayında varlığını netleştirdi ve hepimiz yepyeni bir düzene adapte olmaya çalıştık.

Ne yalan söyleyeyim başta hedeflerime daha fazla zaman ayıracağım için keyiflenir gibi olmuştum ancak sonrasında teori ile pratiğin pek uzlaşmadığını deneyimleyince çok şey değişti. Yetkin Gençler ile hızlıca adapte olduğumuz online sistemden hemen bir hafta sonra MEF Üniversitesi de aksiyon alınca, tüm derslerim kaldığı yerden ev ortamında devam etmeye başladı. Her krizin aslında bir fırsat olduğunu kendime hatırlatarak, burada da bir miktar polyannacılık oynadım. Her sabah İstanbul kalabalığına uyanmayacak, trafikte kaybettiğim zamanı çok daha verimli değerlendirebilecektim. Ancak herkes ve her şey gibi benim de bu sürece adapte olmam uzun zamanımı aldı. İlk günlerde kendime çok yüklendim. Şimdi bu cümleyi kurabilmek dahi o kadar iyi hissettiriyor ki… Sürekli bir verimlilik hali dayatılırken aslında kendimi dinlemediğimi, Osmanlı misali duraklama dönemine girebileceğimi ve en önemlisi bunun çok normal olduğunu kabullenmem o kadar uzun sürdü ki, belki başka bir yazıda bu konudan da bahsederim.

Şimdiye bakacak olursak, bugün kararlarımla daha barışık ilerliyorum. Her konuda kendime alan tanıyıp, gerçekçi olmayan yapılacaklar listeleri oluşturmuyorum. Günlük koşuşturmacalarda kaybettiğim kendimle barışmaya başlıyorum.

Bu sene nasıl geçti diyecek olursak, sürdürülebilirlik ile girişimciliği birleştirmeye çalıştığım; dijital pazarlama konusuna merak duymaya başladığım ve elimden geldiğince deneyim edindiğim bir sene oldu.

Felsefe’ye ilgi duymaya başladım! Yaz tatilimi buna ayırmayı ve daha fazlasını öğrenerek, bakış açımı geliştirmeyi hedefledim.

Kendime en uygun kitap okuma düzenini kurguladım! 1 yılda şu kadar kitap okumalıyımdan ziyade ne kadar keyif aldığıma, neler öğrendiğime odaklanmaya başladım. (Ve beklentim dışında hedefimden de fazlasını okuma şansım oldu.)

Öğrendiklerimi en analog haliyle bir defterde biriktirmeye başladım! Bunları sonrasında Notion ve Evernote gibi dijital alternatiflerle destekleyip, sürdürülebilir bir araştırma biriktirme modeline odaklandım. Tabii kalemimi kağıda değdirmekten vazgeçemedim.

YetGen’de çok şey öğrendim! Geçen sene de dönüp baktığımda aynı cümleyi kurmuş olmak o kadar mutlu ediyor ki… Bir YetGenli olarak, YetGen’in 2 sene sürdüğünü; 1 sene öğrenciliği 1 sene liderlikle beslemenin ne kadar değerli olduğunu yeniden fark ettiğim bir dönem geçirdim. 20 farklı öğrenci, 20 farklı hayat, hayal ve hedef tanıdım. Çok şey öğrendim. Çok konuştum ve çok dinledim. Geriye dönüp baktığımda keyifle hatırladığım anılar biriktirdim.

28 Şubat, Zorlu PSM. Sunum Teknikleri dersimizin ardından henüz yeni normalle tanışmamışken, 🌱

Bu sene bu yazıyı biraz daha geç yazdım. Bunun nedeni yaz tatilime hayatımın ilk staj deneyimini de sığdırmış olmam sanırım. Hep çiçekli köşemde kalacak, sevgi ile hatırlayacağım, çok şey öğrendiğim staj dönemimden bir başka yazıda bahsetmeyi hedefliyorum. Bu staj döneminin bana sağladığı farkındalıkla İşletme bölümünde eğitimime devam etme kararı aldım. Proje odaklı bir sene beni bekliyor gibi duruyor! Edineceğim deneyimler için heyecanlıyım. Seneye, umarım, Üniversitede Üçüncü Senem yazısında görüşmek üzere, kendinize iyi bakın!

--

--

didem

interested in entrepreneurship, branding, marketing, psychology and neuromarketing